28 Eylül 2013 Cumartesi

DÜNYA ŞAİRİ / Necmiye Alpay *

Sami Baydar'ı, "Dünya İnancı" matbaadayken kaybettik. Bu onun toplu şiirler kitabı üstelik.

İlk şiir kitabı "Dünya Efendileri" 1987'de çıkmıştı. Yayımlanmış şiir ve öykü kitaplarından çoğunun yalnızca adlarında değil, içerdikleri metinlerde de 'dünya' vardır. Bu nahif (naif değil, nahif; Haydar Ergülen'in 'kâğıt inceliğinde' dediği) şairin bir numaralı motifidir 'dünya'.
İlk şiir kitabı "Dünya Efendileri"nden itibaren, Frantz Fanon'u selamlamaktan çok, esas olarak ağırlığını hissettiren 'ölüm' motifinin çağrıcısı olarak işlev görmektedir onda 'dünya'; Türkçe şiir ve edebiyatta bu anlamdaki egemenliğini onyıllardır devam ettiren 'hayat' motifine yarı somut bir karşılık gibidir.

Minimalizm ön planda

Genellikle geniş anlamdaki bir minimalizmle yazdı Sami Baydar 1996 tarihli "Çiçek Dünyalar" adlı kitabına kadar, 1980'lerin 'biz' özneli geçmiş zaman kipiyle yazılmış az çok dolgun dizeli şiirleri de vardı. Ancak zamanla dar anlamda minimalist bir yönde seyretti. Hem şiirlerinin ve dizelerinin kısalığıyla, hem de imgelerinin uçucu görünümleriyle, deyim yerindeyse yükte hafif pahada ağır şiirlere yöneldi. 'Dünya'lar arasında, hayal ve düşler de vardır. 2003 tarihli "Varla Yok Arasında" adlı kitabındaki "Hayal" adlı şiir şöyle başlar: "Dünyadaki/ günlerin hepsiydim./ Hayaller silikti./ Silinmiş/ rüyalar gibi." "Kumaş" adlı şiir, "Rüyadaki rüzgârlar"dan söz eder, onların "ilettiği sonsuzluktur":
"niçin uzaktır / rüyaların genişliği."

Tekinsiz boşluklar

"Varla Yok Arasında", biraz fazla mükemmel olmakla birlikte en etkileyici kitaplarından biridir. Her ne kadar şair kitaba bu adın yanlışlıkla konduğunu söylemişse de, onun özgül minimalizmine denk bir addır bu. "Dünya/ varla yok arasındaki": Kitabın üç bölümünden sonuncusundaki ilk şiir böyle biter ve başlattığı bölümün adı da "Dünya"dır...
Bu izlek ve duygu, Sami Baydar ile, ondan bir yıl önce kaybetttiğimiz Seyhan Erözçelik arasındaki ortak özelliklerden de birini oluşturuyor. İki şairi yan yana düşünmemek zor: Aynı yıl (1962'de) doğmuşlar, bir yıl arayla kaybettik onları. Erözçelik'in son kitaplarından biri de "Vâridik, Yoğidik" adını taşır (2006). İkisinin şiirleri bir bütün olarak alındığında birbirine benzemez ya da "Zenciler Birbirine", ne kadar benzerse onlar da o kadar benzer. İkisi de 'dil' dediğimiz şeyle süreç anlayışı içinde dertlenmişlerdir. Dilin bir idealden uzaklığı, hem yazıklandıkları bir süreçtir, hem de bir şiirsel uygulama. İzlek açısından, Sami Baydar'ın "Artık Babil Kulesi Yok" adlı şiiri nefistir. Şöyle başlar bu şiir: "Artık Babil Kulesi yok/ sözcükleri ele geçirecek/ kovanlarımız artık çıplak bahçelerde". Yukarıda andığım "Hayal" adlı şiir de, "Kelimeler vermedik/ birbirimize bilerek" der.
Belki de Sami Baydar'ın az sözcükle yazması 'birbirimize verdiğimiz' her sözcüğün yükünün alabildiğine artması arzusuyla ilgilidir. Ve 'dünya'ya böylesine sıkı sarılması, yitik olanın yarattığı boşluğun boyutlarını gösterme çabasıyla ilgili. Şiirleri okurken bunu alabildiğine hissederiz. Şairin bir yandan sözünde, bir yandan da kurduğu 'dünya'da bıraktığı boşluklar bize ayırdığı özgürlük alanlarıdır, bunun hazzını duyarız, ama uçurum boyutlarına varmaları ölçüsünde tekinsiz de gelir o boşluklar. "Dünya"nın fazlaca yinelendiği, şairin bize sırtını döndüğünü hissettiğimiz durumlarda özellikle tekinsiz.
Aynı zamanda ressamdır Sami Baydar. Şiirlerini andıran özelliklerle donanmış resimleri vardır, "Varla Yok Arasında" adlı kitabının 2003 tarihli ilk baskının kapağındaki gibi.


Milliyet Kitap, Aralık 2012.
http://www.milliyetsanat.com/kitap/sinema/Dunya_sairi/98/3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder