30 Eylül 2013 Pazartesi

Sami Baydar’ın ‘Yeşil Alev’inde meleklere değmek / Anita Sezgener *



“Ben bu düşünceleri suyun eteğinden edindim, ne yapabilirim.”

(yuttuklarımı saymıyorum. etik değil. ağzım yarı aralık)
yavaş saatlerinde güneşin. otlar tutuştu. ‘yeşil alev’den kalktım bakmaya.
kim bilebilir ki sade otun böyle tutuştuğunu en iyi? en iyi diye bir şey yok. hele dümdüz havada. korkmak peki. imgelerin terketmesinden en çok. en çok diye bir şey yok. geceleri apansız biri konuşunca ya dipsiz.

buraya Sami Baydar şiiri üzerine düşünmeye gelmiştim, notlarımı aldım. başlıklarımı  düştüm:
‘melekler’
‘kan’
‘hayvanlar’
‘süt’
‘yalnız(lık)’
‘gizlilik’
‘ev’
‘dünya’

duraladım. duralamak diye bir şey var.
neden ama? ‘ölümün eli’nden su içmek şiir de öyle duraladım.
otlar da vardı işin içinde hin. yanımda hiç Nerval getirmeyişime hayıflandım. 
“Hayatı rüya içinde gördüm Nerval”
‘meleklere müzik dinleten’ bu şiir tuhaf bağlantıların dirseği. bu dünyadan olmama halinin. hangi dünyaydı peki bu uyuyan?
duymak için eğildim. eğilmek diye bir şey vardı kesinlikle. ihtiyaçtandı. ‘başka dünya’yı eğilmek, ‘bu sular dünyası’na.

“kaybolmuş mezarlıklar üzerinde yürüyoruz
bana kuşlar kadar güzel gelen görmek.”

artık ‘başka dünya’daysak  kırgınlık kauçuk:

“uzağımızda
bir yangın yerine geçiyor bellekler
ama neden
elele büyürken
benden koptunuz.”

bir an ‘yeşil alev’in dışına çıkıyorum, ‘dünya efendileri’ne doğru. sadece ‘Leyla’nın süt tozu’ üzerine mi yazsaydım,’kalp yaslıyken’, kelimelerde kesmeler, kırılmalar var. bir yandan da erotik öğelere çekiliyorum ‘iki yan’daki. erotizm Bataille’e göre, olana değil olmayana, görünene değil görünmeyene dönüktür. Bir yokluğun içinden yazılan bir (var)dil.. meleklerin bizi yabancıladığı.
 ‘melekler’de durdum.
meleklere gidildiği zamanlar mıydı? Paul Klee’nin de melekleri var dedi U, melekler birbirimizi duymamızı yapıyordu. belki. görünmeyerek. neden melekleri gereksinir şiir? hayvanlar nerde dururdu bu havada melekleri işitince? huzursuzlanmaları.
geriye dönüşsüzlüğün tınısı vardı.

“bir ceylan kaçıyor bir bahçeden gece yarısı
onu geri getirmek yıllara malolacak.” (dökülen)

sadece ceylan kaçması değildi bir bahçeden gece yarısı, bir de kaçması vardı habersiz. böyle olunca ‘yüreğinde gizleniyordum’ a mı kaçmıştı?
dışarının şairden şikayet etmesi mi vardır ‘ülke’ şiirinde. yoksa tüm şikayetler ceylanın kaçmasına izin verene mi gelmiştir? cezalandırılma korkusu mu arzusu mudur ‘Su’daki? yarış atları baygın, annenin sevdiği. suya çıkılmış ama ‘yine kendi ülkesine döndürmüştür onu bütün yapılanlar’. sızımsı bir sitemle varlığın içinden yarım bir kontrol hissedilir. kendini nesnelere hayvanlara yakın hissetmenin incitici koruyuculuğunda vardır ayna.
‘Biri’ şiirinde aynadan olup bitenler:

“Bizler birlikte olduğumuzda
sırtımı dönünce, göremiyorum ne yaptıklarını.”- (biri)

“İnsan sevgisini yaşamak bana ağır geldi.”
Sanki ‘saplı bıçak’ gibi. bakış nesneye yönelmiş yamacında yine de ses, bir insan sesi. uzun kuşkuyla. insanlar artık sadece isimleriyle varlar, belki o bile değil. uzak bir yer mümkün. sütün yalnızlığıyla kalan.
‘Gigi’deki gizlilikler kurma isteği. ‘kara bir kuş’ta yine gizlenme var.

“Siyah bir kan akıyor
ben serinlemek istedikçe
yanan o ateşten.”- (acının ülkesi)

kanın akması bir yana basit şeyler öldürür. misal saksağan. basit bir şey olmadığından. ucundan kenarından bitirim bi ölüm. basit şey: mavi öksürük. öksürünce sarsılan temizlik. ölmenin olması için basit şeyin olmaması gerekir.

“o zaman inanabilirdim
bir gün her şeyin
ortalamasını alabileceğime
ortalaması alınmayan şeylerin
beni öldüreceğine.” – (yeryüzü)

boğazımı temizledim. güneş alçaldı. ikisi arasında bir bağlantı yok..
Sami Baydar şiiri odayı havalandırdı. hayal kurmanın.
yanık kokusu dindi. burun rahatladı, telaşlı bir kulak kaldı geriye.

resim ve şiir, ‘Ayrılık Tablosu’nun melekleriyle birlikte.

“bir kuğunun uzanışını gösteren bu resimde
ışığın düştüğü yerlere gizlenmiş melekler”

yağmurlar yağacak daha. meleklere gidilmesi bu yüzden. ‘ak melek kanadı bıyıklar’a.

“Sargıların yol olur diye
düşler bittikten sonra dönecek meleklere”
(ölümün eli)

Otların tutuştuğunu başka gören olmamış mıdır? Ama duman gidiyordur kan gibi.
‘Kan’ dünyayı dolaşırken bizi de mi dolaşır’?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder