28 Eylül 2013 Cumartesi

Sami Baydar’ın ‘Dünya’sı / Haydar Ergülen *

Dünyaya bir kâğıt inceliğinde geldi, dünyayı bir kâğıt, kendini de harf bildi, hem dünyaya hem kâğıda hem de tenine ve ruhuna o harfleri döktü, işledi, oydu, kazıdı, yazdı. Sonra da hepsini “Dünya İnancı” (YKY, Ekim 2012) başlıklı bir harfler kitabına topladı, gitti.

Sami Baydar “Dünyanın sevdiği sözler/ vardır./Şiirler gibidir/ve onları bilmeyiz” diyordu “Sözler” şiirinde. Sami’nin şiirlerinden rastgele dizeler alsak, onlar için de bu dizeler için yapacağımız yorumu yapardık. Yorum da değil aslında, Sami için bilebildiğimiz şeyleri dizeleri için de tekrarlardık. Çünkü Sami de tekrarladı ve gitti, inanmak isteyen herkes gibi.

Şiir bazen inanmak için yazılır ve bazıları inanmak için yazar. Şiire gereksinim duymakla inanmaya olan gereksinim birbirlerine çok yakındır. Bir insana inanmak, aşka inanmak, çocukluğa inanmak, Tanrıya inanmak, dünyaya inanmak, kendine inanmak, şiire inanmak... Şairleri bundan niye ayrı tutalım ki? Sami Baydar da bence, şiir bir anlam yaratsın diye olmasa da, bu dünyada ve bu dünyaya bir anlam bulmak için şiir yazdı. Dünyayı şiirle anlamaya çalıştı. Kendisini de şiirle ve şiirle kurduğu dünyayla anlamaya çalıştığı gibi.

Eski-yeni pek çok şairin çeşitli biçimlerde söylediği sözü ben de sık sık tekrarlıyorum, “Şiir öncelikle şairi için bir gereksinimdir.” Bu gereksinimi en çok duyan, duyuran şairlerdir belki de; çok severek okuduklarımız, bambaşka şiir evrenlerinde de dolaşsak, şiirlerimiz bambaşka dünyalardan da çıkıp gelmiş olsa şairlerin dünyayı zenginleştirmesine bir delil sayılır bu. Şair o dünyada çok yoksulluk ve yoksunluk çekse de! Şairin ironisi de bu olmalı, kendi yaşamı pahasına dünyaya katkıda bulunmak, başka hayatları zenginleştirmek için kendi yaşamını hiçe saymak.

Sami’nin “Dünya İnancı”nda, şairane bir gösteriş olan, bir tür şair süsü de sayılır, ‘şair yaralıdır’ düşüncesine rastlanmaz. Yarası açıkta bir şiir değildir onun şiiri. Saygı ve hayranlık uyandırdığı kadar sessizlik de uyandırması bundandır. “Bendeki yaralar türlü türlüdür” dediği gibi türkünün, şiirdeki dünyalar da türlü türlüdür, kalpteki yaralar da türlü türlüdür.

“Dünyayı seviyorum/kalpten seviyorum” diye yazabilme doğallığını gösteren bir şiirdir Sami’nin yazdığı. Ve onu yazabildiği için şu çok acıtıcı dizeleri de yazmıştır: “Acılar dolu kalbimden korkmuyorum/ kendimden öğreneceklerimden./Acı artık varlığıyla güzel/söyleyecek sözlerim gizli artık./.../Beni yaratan sensen sevgili yok edecek misin yeniden?/Acı üstün geldi de yaşadım varlığımı.”

Sami Baydar İstanbul’dan gideli 20 yıl oldu, benim de onu son görüşümdü, giderken bir tablosunu bırakmıştı, ilk sergisinden, “Yeşil Melek”. 20 yıl sonra da Merzifon’dan gitti. Onun kadar ‘Dünya’ya inanmak ve bağlanmak isteyen şair az bulunur. “Dünya Öyküyle Doldu” idi bir şiirinin başlığı. Sami Baydar’la da ‘dünya şiirle doldu’. Sami inanmak istediği ‘Dünya’yı yazdı, ona inandı ve sonunda ‘Dünya’sı da kendisi oldu.


* 26 Kasım 2012 - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder