Duvarlarımdaki en güzel resimler, iki ressama aittir: Sami'ye ve Burhan'a.
Sami Baydar benim için Sami'dir. Burhan Uygur da, Burhan.
Her ikisi de annemin arkadaşıydılar. Sonra Sami, benim de arkadaşım oldu. İzin verdikçe.
Sami, Türkiye'nin en mühim ressamlarından biridir. Levent'te, Proje 4L'de resimleri sergileniyor, 'Organize İhtilaf' sergisinde. Gidin, görün. İnsanın Sami'nin resimlerini, desenlerini görmesi nasıl bir histir -yaşayın isterim.
Ne resmiyle, ne şiiriyle hiçbir kuşağa ait değildir Sami: yalnızca kendi kendine.
Resmi şiirine, şiiri resmine akar. Giderek incelen bir şiir, giderek incelen bir resim.
Bir yerlerde kopmasından korkarsınız, öylesine bir incelme hali.
Hayır! Sami, size (ve en çok kendine) bu korkuyu yaşatırken, giderek inceltirken yaptıklarını; durduğu yerde durmaktadır: Sami Baydar Yeri'nde. Odasında. Adasında. Çakılında.
Benimki büyük cüretkârlık. Sami üstüne yazmaya teşebbüs. Everest Yayınları'ndan kitabı çıktı. Kitaba adını veren şiiriyle ve başımı döndüren iki şiiriyle, ödüllendiriliyoruz.
VARLA YOK ARASINDA
Boğa ve
ilahtır.
Dünyada
varla yok arasındaki.
Melek
ve pelerinleri
gençlerin.
Çay
içen
gençler.
Boğa
üzerinde
gençler.
Dünya
varla yok arasındaki.
MELEK
Plajda korku
ve yantutan melekler
vardı.
Melek
ve korkunç
boşluklardaki
çocuklar.
Ve korkunç
dalgalardaki
küçük çocuklar
vardı.
Dünyadaki
dorukların
melekleri.
Yalnızca
korkunçtu
meleklerin
yantutmaları.
ANDERSEN KARŞILAYICILARI
Andersen
karşılayıcıları
yaramaz
çocuklarmış.
Ağızlarında sigara
ve kelebek yiyen çocuklar.
Andersen
masallarıyla
okula giderler.
Dünya
ve çocuktur
onlar.
Birden
ısıran
ve gülen
çocuklar.
Ve bir
masal
tekerlemesiydi
benim
sevdiğim.
Bekâr
sultan.
Gezerim
gençliğim
çiçeklenirken
derdi.
Yapayalnızlık
nedir?
* Radikal Gazetesi, 16 Ekim 2003.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=92163
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder